ÖZET: Yargıtay, şirkette yönetim kurulu kararlarının %80 çoğunluk nisabı ile alınacağına ilişkin oluşturulan iç yönerge hükmünün değiştirilmesinin yine aynı çoğunlukla mümkün olduğuna, bu nisap sağlanmadan alınan yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğuna, bu kararın tescil işleminin iptalinin istenebileceğine ve karara katılmayan yönetim kurulu üyelerinin itiraz edebilecek kişilerin düzenlendiği TTK m. 34'teki "ilgililer" ifadesine dahil olduklarına karar vermiştir. 

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 2023/356 Esas Numaralı, 2024/4114 Karar Numaralı ve 21.05.2024 Tarihli Kararı aynen şu şekildedir:

SAYISI : 2022/2130 Esas, 2022/1563 Karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2021/827 E., 2022/348 K.

Taraflar arasındaki Ticaret Sicil Memuru kararına itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili ve ilgili kişi tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının kabulüne, mahkeme hükmünün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; ... Gıda San. ve Tic. A.Ş.'nin 30.11.2021 tarihli 2021/2, 2021/3 sayılı yönetim kurulu kararları ve 30.11.2021 tarih ve 2021/01 sayılı iç yönergenin kabulüne dair kararların 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 367 nci maddesi kapsamında daha önce kabul edilip tescil edilen ve yürürlükteki 01.06.2017 tarihli iç yönergenin 3 üncü maddesinin I fıkrasına açıkça aykırı olduğunu, bu nedenle tescil ve ilan edilmesinin mümkün bulunmadığını, söz konusu kararların, iki müvekkilinin tüm uyarıları ve gerekçeli muhalefet şerhlerine rağmen, çoğunluğu temsil eden diğer üyelerin 3/5 olumlu oyları ile alındığını, müvekkilleri tarafından söz konusu kararların emredici hükümlere aykırı olması nedeniyle yok hükmünde olduğu ve üç iş günü içerisinde iptal edilmemesi ve uygulanmaya konulması halinde meydana gelecek zararlardan karara olumlu oy veren üyelerin ve kararı tescil eden memurların sorumlu olacaklarının ihtar edildiğini, tescil işleminden önce İstanbul Sicil Müdürlüğü'ne tescil ve ilandan imtina edilmesi konusunda 01.12.2021 tarih ve 06.12.2021 tarihli dilekçeler verildiğini, ana sözleşmenin tamamlayıcısı/uzantısı niteliğinde olacak şekilde, yönetim kurulu tarafından hazırlanarak tescil ve ilan edilen 30.11.2021 tarihli ve 2021/2-3 sayılı kararlar ile 2021/01 sayılı iç yönergenin, davalı ... Sicil Müdürlüğü tarafından tescil edilerek, 16.12.2021 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmesi nedeniyle, tescil işlemlerinin iptal edilerek sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili tarafından verilen bir red kararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, diğer yandan tescil edilmiş yönetim kurulu kararlarının terkini, yani iptali için husumetin ilgili şirkete yöneltilmesi gerektiğini, bu bakımdan da iptal davası mahiyetindeki huzurdaki davada müvekkil müdürlüğe husumet yöneltilemeyeceğini, yalnızca pay sahibi sıfatına sahip olan davacıların aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, yönetim kurulu toplantılarına ve kararlarına ilişkin nisapların 6102 sayılı Kanun'un 390 ıncı maddesi gereğince yalnızca esas sözleşmede düzenlenebileceğini, iç yönergede düzenlenebilecek hususların, kanun ve esas sözleşmeye aykırı olamayacağı gibi münhasıran esas sözleşmede düzenlenmesi öngörülen hususların iç yönergeyle düzenlenmesinin mümkün olmadığını, bu bakımdan da esas sözleşme ile düzenlenmesi zaruri olan yönetim kurulu karar nisabının iç yönergede yer alması ve bunun tescil edilmiş olmasının söz konusu iç yönerge hükmünün geçersiz olduğu sonucunu değiştirmeyeceğini, müvekkili müdürlüğün tescil işleminin hukuka ve mevzuata uygun olduğunu, bu bağlamda da, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığından yargılama giderleri ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tescil, değişiklik veya silinme işlemleri ilgili tüm kararlara karşı itiraz yolunun açık bulunduğu, davalı taraf silinme ile ilgili başvuru olmadığını iddia etmiş ise de davacıların 01.01. 2021 ve 06.12.2021 tarihli Ticaret Sicil Müdürlüğüne ibraz edilen dilekçeler ile tescil işlemine karşı itirazlarını dile getirerek başvuruda bulunduklarını, davacılar, tescil işlemine konu şirketin pay sahipleri olup ilgililerin itirazda bulunabilecekleri düzenlendiğine göre aktif husumet ehliyetine sahip olduklarını, davacıların hissedarı olduğu şirketin 6102 sayılı Kanun'un 367 ve 371 inci maddesine atıf yaparak 01.06.2017 tarihinde tescil edilen 2017/02 numaralı iç yönergeyi oy birliği ile kabul ederek sınırlı temsil ve ilzama ilişkin hususları düzenledikleri ve burada şirketin temsil ve ilzamı için en az %80 üyenin oybirliği ile yönetim kurulu kararı alması gerektiği yönünde düzenleme getirdikleri, esas sözleşmeye ek olarak 6102 sayılı Kanun'un 367 nci maddesi kapsamında şirketin iç yönerge düzenleme hakkı mevcut olduğu, 2017/02 sayılı iç yönerge tescil ilan edilmiş ve dava konusu tescil işlemlerine kadar uygulana geldiği, yönetim devri, temsil ve ilzam yetkilisine haiz olanlar bu yönergeye göre belirlendiği, anılan madde gözönüne alındığında iç yönergenin esas sözleşmeye aykırı olması mümkün olmayıp iç yönergenin esas sözleşmenin tali düzenleyicisi yani eki niteliğinde olduğunu, iç yönergeye aykırılık halinin esas sözleşmeye aykırılıkla aynı kategoride değerlendirilmesi gereken hukuki bir sorun olduğu, somut davada 2017/2 numaralı iç yönergede %80 üyenin yani 4/5 çoğunluğun olumlu oyu gerekmekte ise de davaya konu 30/11/2021 tarihli 2021/2 numaralı ve ayrıca 2021/3 numaralı yönetim kurulu kararı ve 30.11.2021 tarihli 2021/01 numaralı şirket yönetim iç yönergesi 3/5 çoğunlukla karar altına alındığı, davacı üyelerin muhalefet şerhlerini tutanağa geçirdikleri, her ne kadar 6102 sayılı Kanun'un 390 ıncı maddesinde yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile karar alacakları belirtilmiş ise de aynı madde kapsamında "esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde" ifadesine yer verildiği, iç yönerge, esas sözleşmenin eki niteliğinde olup 2017 yılından beri tüm pay sahipleri tarafından itirazsız uygulandığına göre yeni alınan yönetim kurulu kararlarının ve iç yönergenin 4/5 oranında nisap koşuluyla kabul edilip karar altına alınması gerekirken bu şartın yerine getirilmediği, düzenlemiş tescil ve ilan edilmiş esas sözleşmenin eki niteliğinde iç yönergenin davacıların yaptıkları itirazlar dikkate alınmadan tescil işleminin gerçekleştirilmesi hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tescil işlemlerinin iptali ile sicilden terkinine karar verilmiş, 19.09.2022 tarihli ek karar ile de ... Gıda San. ve Tic. A.Ş.'nin dosyada taraf olmadığından kanun yoluna başvuramayacağı gerekçesiyle istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve ilgili ... Gıda San. ve Tic. A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanır ve kararlarını toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile karar alacağını, toplantı ve karar nisaplarının emredici düzenlemelere aykırı olmamak şartıyla ancak, esas sözleşmede yer verilecek bir hükümle ağırlaştırılabileceğini, Yönetim Kurulu tarafından esas sözleşmede bir dayanak olmaksızın yetki aşımı yapılarak iç yönerge ile bir karar nisabı belirlenmesinin hukuka aykırı olduğunu, ticaret sicili yönetmeliğinde iç yönerge bakımından bir inceleme ve değerlendirme yapılması gerektiren bir hüküm bulunmadığını, İç yönergeyle yönetim kurulu toplantı ve karar nisabının düzenlenebileceğinin kabul edilemeyeceğini, esas sözleşmeye ilave olarak ve ancak belli konularla sınırlı ve belli konuları açıklayıcı mahiyetteki düzenlemelerin yer alabileceği iç yönergelere, içeriğine uygun olmayan hususların eklenmesinin mümkün olmadığını, 6102 sayılı Kanun'un 367 nci maddesinin birinci fıkrasına göre iç yönergenin, şirketin yönetimini düzenlediği; bunun için gerekli olan görevleri, tanımlayıp, yerlerini gösterdiği, özellikle kimin kime bağlı ve bilgi sunmakla yükümlü olduğunu belirleyeceğini, iç yönergenin esas sözleşmesinin bir uzantısı olmadığını, esas sözleşmeyi aşacak hükümler taşımasının mümkün olmadığını, müvekkil Müdürlüğün inceleme yükümlülüğü kapsamında bulunmayan 2017 tarihli iç yönergeye dayalı olarak davanın kabulüne karar verilmesi hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2.Üçüncü kişi şirket vekili istinaf dilekçesinde özetle; ticaret sicil müdürlüğü kararlarına itirazın tescil talep eden yönetim kurulunun yetkisinde olduğunu, ilgili tanımına girmeyen ve bu nedenle davada taraf sıfatı bulunmayan davacılar tarafından açılan dava üzerine 6102 sayılı Kanun'un 28 ve 34 üncü maddeleri hükümlerine açık aykırılık teşkil edecek şekilde davanın kabulüne karar verildiğini, davanın bu açıdan öncelikle sıfat yokluğundan reddi gerektiğini, sicile itirazın ancak ilgililer tarafından yapalabileceğini emredici hüküm olarak düzenlediğini, şirket yönetim kurulunun tescil kararına itiraz davasının, müvekkil şirketin haberi ve bilgisi olmadan görülerek karara bağlandığını, davacıların davalı müvekkil şirketin %24’lük hisse grubunu temsil ettiğini , aynı gerekçeler ile müvekkil şirket aleyhine Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/1121 E., 2022/441 K. sayılı dava dosyasında itiraza konu yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti ve iptali talepli davanın mahkemece reddedildiğini, iç yönergenin esas sözleşme ve kanun olmadığını, yönetim kurulu kararlarının toplantı ve karar çoğunluğuyla çıkarıldığını ve aynı çoğunlukla iptal edilebileceğini, davacıların, iptal edilen iç yönergeyi esas sözleşme gibi görmelerinin ve iptal edilemez olarak nitelendirmelerinin hukuki hiçbir dayanağı olmadığını, yönetim kurulunun toplantı ve karar nisabı ancak esas sözleşme ile sınırlandırılabileceğini, İç Yönerge iptal edilerek, yerine 6102 sayılı Kanun'un 390 ve 367 nci maddelerine uygun yeni bir İç Yönerge çıkarıldığını, iptal edilen iç yönergede yönetim kurulunun karar alması için %80 ağırlaştırılmış nisap öngördüğünü, bu sınırlandırma ise ancak esas sözleşme ile mümkün olup, İç Yönerge ile yapılamayacağını yönetim kurulunun iç yönergeyi her zaman iptal ve değiştirme imkânına sahip olduğunu, hiçbir önemli karara imza atmayan azınlık davacıların, bu ağırlaştırılmış nisap ile şirketleri kilitleme çabasında olduklarını belirterek istinaf başvurusunun reddine ilişkin ek kararın kaldırılarak itirazın kabulune ilişkin kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "ilgililer "kapsamında kalmayan davacıların terkin taleplerinin reddine karar verilmek gerekirken kabulüne karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle mahkemenin 19.09.2022 tarihli ek kararın kaldırılmasına, davalı ... Sicil Müdürlüğü ve üçüncü şahıs ... Gıda San. ve Tic. A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak sureti ile davacıların terkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.

V.TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle: yönetim kurulu üyelerinin bir kez yönetimin devri niteliğinde iç yönerge kabul ettiklerinde bunun tarafları bağlayıcı bir sözleşme vasfında olduğunu, iç yönerge içeriğinin sözleşme serbestisi ilkesi gereğince belirleneceğini, yönetim kurulu üyelerinin yürürlükte iç yönerge hükümlerine uygun hareket etmek ve bu iç yönergeyi kaldıracak yönetim kurulu kararını da bu yönerge hükümlerine uygun olarak almak mecburiyetinde olduklarını, iç yönerge kabul eden tarafların, sözleşmenin taraflarına karşı geçersizlik iddialarını ileri süremeyeceklerini, bu şekilde 4/5 oranında nisap şartı getiren ve yıllar boyu şirketi buna uygun şekilde yöneten yönetim kurulu üyelerinin, menfaatlerine ters düştüğünde mevcut iç yönerge ve burada belirlenen nisap şartlarını yok sayarak sözleşmenin geçersizliği savını ileri süremeyeceklerini ve doğrudan salt çoğunluk kuralına dayanamayacaklarını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ticaret sicil memuru kararına itiraz istemine ilişkin açılan davada davacıların 6102 sayılı Kanun'un 34 üncü maddesinde belirtilen "ilgililer" kavramına dahil olup olmadığı noktasında toplanmıştır.

2. İlgili Hukuk

6102 sayılı Kanun'un 28, 34, 367 ve 390 ıncı maddeleri.

3. Değerlendirme

Dava, 6102 sayılı Kanun'un 34 üncü maddesine dayalı olarak açılmış, ticaret sicil memuru işleminin iptali istemine ilişkindir. Bölge Adliye Mahkemesince anılan hükümde belirtilen ilgili kişiler kavramına davacılar yönetim kurulu üyelerinin girmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak dava konusu edilen ticaret sicil memuru işlemine konu yönetim kurulu kararı daha önceden oy birliği ile kabul edilmiş, iç yönergenin iptali ve o yönergedeki temsil yetkisinin değiştirilmesi ile ilgilidir. Değiştirilen iç yönerge ile yönetim kurulu kararının %80 çoğunluk nisabı ile alınması öngörülmüş olmakla sözü edilen iç yönergenin değiştirilmesi de aynı nisapla alınacak bir karar ile mümkün olacaktır. Nisap sağlanmadan alınmış yönetim kurulu kararı yok hükmünde olup bu kararın tesciline ilişkin işlemin iptalinde karara katılmayan diğer yönetim kurulu üyelerinin 6102 sayılı Kanun'un 34 üncü maddesinde belirtilen ilgili kişiler kapsamına girdiği açıktır. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken davacıların dava açma hakkı bulunmadığından bahisle ret kararı verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Kaynak: Yargıtay Karar Arama